Baharın Gelişi ile Ayurvedik Detoks
Yaz aylarının gelmesi ile beraber, kışın ağırlığından arınmak, yaza enerjik bir başlangıç yapmak ve bedenimizi mevsimsel geçişe uyumlamak adına eşim ile beraber Ayurvedik İlkbahar Karaciğer Detoksu yapmaya karar verdik. Ayurvedik beslenme uzmanı arkadaşım Pelin'in öğretileri ile beraber Nisan sonu başladığımız detoksta kendimi olabilidiğince Ayurveda'nın ritüellerine ve reçetelerine bıraktım. Benim daha önce deneyimlediğim farklı detokslar vardı. Hatta bu geçtiğimiz sonbahar kışa girerken Pelin ile başka bir ayruvedik detoks daha yapmıştım ancak eşimin ilk deneyimiydi. Peki, neden bu detoksu yapmaya karar verdik?
Vücutlarımızın her gün kendini temizleme yeteneği malesef modern beslenmemiz, çevresel ve duygusal gerilimlerimiz ile köreliyor. Tükettiğimiz gıdaların çoğu birçok işlemden geçiyor; tarım ilaçları, hormonlar ve katkı maddeleriyle dolup taşıyor. Tabi bu sadece tükettiklerimiz içerisinde değil soluduğumuz hava ve kullandığımız su bile hızla kirleniyor. Bu noktada vücutlarımıza kendi gücünü hatırlaması için bir fırsat vermek istedik. "Bu ayurvedik detoks ile tamamen arınmayı mı bekliyorsun?" diyenleri duyuyorum. Etrafımız sarılı ve kaçış yok gibi bir hissiyatla başbaşayız. Ancak lokalleşmenin içsel dönüşümle elimizden gelenin en iyisini yapmaya başlamamızla geldiğine inanıyorum. Bir yerden başlamak lazım.
Geleneksel Ayurveda, bahar aylarını kış mevsiminin etkisinden temizlenmek, aynı doğada olduğu gibi bedensel ve enerjisel yenilenmeyi deneyim etmek için ideal bir dönem olarak tavsiye ediyor. Ayurveda'yı insanoğlu'nun evrenle uyum içerisinde sağlıklı yaşamasını sağlayan bilgelikler bütünü olarak düşünebilirsiniz. Sanskritçe kelime anlamı ‘’Yaşam Bilimi’’ olan bu yaşam tarzı, etrafınıza ve bedeninize olan farkındalığınızı arttırarak bünyenize uygun beslenme, egzersiz ve günlük rutinleri seçmenizi ve bu sayede içinizde hali hazırda olan iyileşme potansiyelinizin ortaya çıkmasını sağlıyor. Kökeni Hindistan'ın Vedik kültürüne dayanan bu 5,000 yıllık doğal şifa sisteminin kadim bilgileri beni ikna etmeye yeterli oldu. Yaza güçlü bir beden ve zihin sağlığı ile hazırlık yapma fikri ise ihtiyacım olan motivasyondu.
9 günlük detoks döneminin 3 fazı vardı; pre-detoks, detoks ve post-detoks. Pre-detoks dönemi içerisinde rafine/işlenmiş şeker, kafein, alkol, tüm işlenmiş gıdalar, gluten içeren herşey ve bilmediğiniz bir yağ ile pişirilmiş gıdalar yasak. Bu pre-detoks döneminde belkide en zorlandığım maden suyu içememekti. Onun dışında hayatımızda çok büyük bir değişiklik olmadı. Sonrasında gelen detoks dönemi içerisinde ise taze ve mevsiminde meyve sebzelerle hazırlanan ayurvedik reçete ve tariflerle kendi hazırladığımız yiyecek ve içecekleri tükettik. İnanılmaz büyük bir açlık durumu yoktu çünkü porsiyonlarda sert limitasyonlar yok. Burada yemekleri kendim hazırlıyor olmak en keyif aldığım süreçlerden biriydi. Beynimize "yemek hazırlanıyor" sinyallerini gönderiyor olmanın yanı sıra köklenmek için ve ana gelmek için bulunmaz bir fırsat. Bir nevi meditatif hal.
Hiç mi zorlanmadım? Tabiki, zorlandım. Özellikle 5. ve 6. günlerde enerji durumumda farklılıklar gözlemlemeye başladım. Bir gün inanılmaz enerjik uyanırken ertesi gün yorgunluktan bitap bir halde kalkıyordum. Ne olursa olsun biriyle birlikte bu yola çıkmış olmak ise tünelin sonundaki ışığı görmeme yardımcı oldu. Farkında olmadan aralarda tükettiğimiz o bir kase fındık, fıstık bile özlenir oluyormuş. Gün boyu sıcak su ya da az miktarda taze zencefil ile yapılmış çaylarımızı yudumladık. Canımız fındık mı istedi, çikolata mı çekti hop hemen bir bardak zencefil çayı. Ve anında o "ihtiyaç" kendiliğinden kayboluyordu. Gerçekten o çikolataya ihtiyacım falan yokmuş, anlıyorum.
Belki de en önemli değişiliklerden biri ise bu süre zarfı içerisinde soğuk yada dondurulmuş içeceklerden tamamen uzak durmaktı. Yani bir bardak soğuk su içemedik. Hep oda sıcaklığında tükettik. Bu, sindirim ateşini yükseltmek için önemli bir detay olarak aktarılıyor. Metabolizmamızı çalıştırarak, lenfatik sistemini kuvvetlendirmenin en hızlı çözümlerden biriymiş. Sonrasında vücudumuzdan toksin atımı ve yeni toksin üretiminin engellenmesi otomatik olarak gelişen bir süreç oluyor.
Ayurvedik detoks ile bedensel gıda tüktemimin farkındalık seviyesi arttı. Ayurveda'yı özel kılan, sadece yemek yeme alışkanlıkları değil, Ayurveda'nın bütünsel yaklaşımı değişimi yaratan denklem. Mesela uyku olmazsa olmaz reçete içerisinde. O yüzden erkenden yatıp, erken kalkmaya özen göstermek lazım. Ayurveda erken saatlerde, uyanmaya çok önem veriyor, çünkü bu saatlerde doğada zihne huzur, duyulara tazelik getiren saf özellikler bulunduğunu söyler. Sonrasında yüz yıkama, yağ çekme (oil pulling), ağız ve dil temizliği, tohum çiğneme ile beraber sıcak limonlu su tüketimi öneriliyor. Ben açıkcası tohum çiğnemeyiyapmadım. Özel bir sebebi yoktu ancak rutinim öyle akmadı. Diğer tüm rutinleri ise her sabah kendime ayırdığım 30dk içerisinde yerine getirebildim.
Kendime zaman ayırmak şifa oldu bana. Ve tüm bu rutinleri keyifle yapmaktı iyi gelen. İstemeseydim, keyifle yaparken bulmasaydım kendimi, o zaman elenirdi o kalem benim reçetemden. Farkında olarak keyifle yapıyorsam, biliyorum doğru yoldayım.
Ne mi kaldı geriye? Sabah rutinlerim ve denge oyunlarım.
Burada kendi deneyimimi program detayını ve reçetelerini vermeden sizlerle paylaştım. Ayurvedik beslenme ve detoks hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz Ayurvedik Beslenme Editörü ile direk iletişime geçebilirsiniz.
Comments